Yemek yapmanın, insanlar ve gezegen için bir sevgi eylemi olduğuna inanıyoruz. Çünkü pozitif ve yaratıcı enerjinizi bir yemeğe aktarmak ve o yemeği paylaşmak, hediye etmek anlamına gelir. Ve bu, alınacak en harika hediyedir.
Hybrid Community ekibi olarak, birleştirici gücüne çok inandığımız gastronomi sektöründeki deneyimlerimizi, trend raporlarından ilham alarak hazırladığımız içerikleri ve en yeni gelişmeleri bu sayıdan itibaren Magnet Quarterly için kaleme alacağız. Aşk temasına odaklanılan bu sayıda biz de mutfağında aşkla çalışan bir ismin kapısını çaldık. İlhamını Anadolu’dan alan, doğaya ait olanı ona geri vermek için çalışan ve yemeğe olan aşkını Neolokal’de yaptığı yemeklerle İstanbul’a armağan eden Maksut Aşkar sorularımızı yanıtladı.
“Aşk x gastronomi” denklemini versek nasıl çözersiniz?
Bu konuda tek denklem var; yemek için mi yaşarsın, yoksa yaşamak için mi yersin? Yaşamımız boyunca günde en az iki öğün yemek yiyoruz. Yaşamımızda kendimize
ayırdığımız kısıtlı vakitlerimizi çoğaltmak, yemek yeme anlarımızı daha keyifli kılmak sanırım gastronomiye tutkulu olanların ortak noktası. İşte ben bunu mutfağa duyulan aşk olarak tanımlıyorum.
Gastronomideki dönüşümü nasıl yorumluyorsunuz?
İnsanın yaşamında her şey her geçen an dönüşüme uğruyor. Bu dönüşümü de ihtiyaçlar sağlıyor. Dönüşüm de bir ihtiyaç oluveriyor. Günümüz koşullarının bu dönüşüm ihtiyacından elbette gastronomi de payını alıyor. Tat alma duyumuzun sınırlarını, onu diğer duyularla iletişime geçirerek zorluyoruz ve bunu her geçen gün daha farklı deneyimlerle dönüştürerek gerçekleştiriyoruz. İşin amacı, bu deneyimden mümkün olan en büyük hazzı almaya çalışmak olduğu için bu tür dönüşümlerin ihtiyaçlarımızın önemli bir parçası olduğunu düşünüyorum.
En aşkla yaptığınız yemek nedir?
Sanırım her yemeği aşkla yapıyorum. Her pişirdiğim yemekten duyduğum haz diğerinden birazcık farklı. Örneğin beni en çok heyecanlandıran şeylerden biri, kaybolmaya yüz tutmuş bir tarifi ya da malzemeyi Neolokal’de misafirlerin deneyimine nasıl sunabilirim sorusuna cevap ararken mutfakta yaşadığım deneyimler oluyor.
Mutfakta birbirine en aşık, en yakışan malzemeler sizce hangileri?
Mutfakta o aşkı siz yaratırsınız ve sanırım bu konuda her bireyin algısı farklı olacaktır. Aynı tencerede pişen yemeği üç farklı kişiye tattırdığınızda, verdikleri tepkiler farklıdır ve bu farkın nedeni damak algılarının, beklentilerinin, çocukluk anılarından hatırladıklarının ve güne taşıdıklarının farklı olması. Benim gerçekliğim sizin gerçekliğiniz olmayabilir. Ben daha çok küçük aşklarla mutlu olabiliyorum, mesela bal ve Kars eski kaşarın aşkı.
Yemek aşkının peşinden koşarak gittiğiniz ülke hangisi?
Anadolu. Aslında Anadolu diyerek kendime sınırlar çizmiş oluyorum. Bu toprağın sınırları. Fakat gelin görün ki, bu sınırlar bile uçsuz bucaksız bir okyanus. İşte bu beni besliyor. Ve beni besleyen de duyduğum aşka ortak olandır diyorum.
Gastronominin geleceğine dair neler söylemek istersiniz?
Hep söylediğim gibi, geleneklerimiz geleceğimizdir. Her şey topraktan diyoruz ya, dolayısıyla biz de toprağa geleneklerin duyduğu saygıyı hatta daha fazlasını duymalıyız. Bence, bu topraklardaki genç yeteneklerin geleneklere olan aşkı arttıkça, Anadolu mutfağı da dünyada hak ettiği yeri daha hızla alacaktır.
Comments