Nars x Magnet Quarterly: Tara de Vries
- Magnet Quarterly
- 12 Nis
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 16 Nis
Tara de Vries, Türkiye güzeli olarak adını duyurduğundan beri sadece dış görünüşüyle değil, çok yönlü kişiliğiyle de dikkat çekiyor. Miss Turkey 2018 tacını takmasının ardından televizyon sunuculuğundan yoga eğitmenliğine, spiritüel çalışmalardan içerik üreticiliğine kadar pek çok alanda kendini kanıtlayan Tara, güzelliğin sadece fiziksel bir kavram olmadığını savunuyor. Kendisiyle kariyer yolculuğunu, İstanbul ve Amsterdam arasında kurduğu dengeyi, güzellik anlayışını ve hayatına yön veren tutkularını konuştuk.

2018 yılında Miss Turkey tacını taktın. Tıpkı annen gibi sen de yolunu ve güzergahını önceden belirlemiş miydin? Yarışmaya katılırken eski bir Türkiye güzelinin kızı olmak üzerinde baskı yaratmış mıydı?
Hiç aklımda yokken kendimi yarışmada buldum ve bu süreç benim için bir sürpriz oldu. Çok keyifli ve öğretici bir deneyimdi. Tabii ki, annemin eski bir Türkiye güzeli olması bu yolculuğu hem ilginç hem de biraz daha zorlayıcı hale getirdi. İnsanların beklentileri ve karşılaştırmaları bazen yorucu olabiliyor. Ancak bu deneyimi kendi yolculuğumun bir parçası olarak gördüm ve güzellik yarışmasını sadece dış görünüşten ibaret bir olay olarak değil, tamamen kişisel dönüşümümü besleyen bir platform olarak değerlendirdim. Kendimi ifade etmeyi, Türkiye’yi temsil etmeyi ve hayır işleri yapmayı öğrendim. Bu süreçte güzellik kavramını yeniden tanımladım ve içsel güzellik, bilgelik ve özgünlükle kendimi ortaya koymayı seçtim.

Tacı taktıktan sonra hayatın değişti mi?
Hayatım dışarıdan çok radikal bir şekilde değişmedi ama benim içsel dünyamda büyük bir dönüşüm oldu. Miss Turkey süreci, kim olduğumu daha derinlemesine keşfetmem için bir fırsattı. Kendimi ifade etme becerimi geliştirdim, kamera önünde rahat olmayı ve insanların karşısında kendimi özgün bir şekilde sunmayı öğrendim. Bu deneyim beni bugün olduğum kişi haline getirdi. Tacı taktıktan sonra sadece bir güzellik yarışmasından fazlasını gördüm; bu benim için bir keşif, büyüme ve kendimi gerçekleştirme yolculuğuydu. Bugün, bu deneyim için minnettarım çünkü bana hem profesyonel hem de kişisel anlamda çok şey kattı.
Çok kültürlü bir çocukluk geçirdin. Amsterdam’ın ardından İstanbul sende nasıl bir etki bıraktı? Şehirle aran nasıl?
Amsterdam ve İstanbul, birbirinden tamamen farklı iki dünya gibi. Amsterdam’da büyüdüğüm sakin ve düzenli hayat, İstanbul’un enerjik ve kaotik temposuyla tam bir tezat oluşturuyor. İlk geldiğimde İstanbul’a alışmak oldukça zordu. Dil, kültür, yemekler… Her şeyi sıfırdan öğrenmek zorunda kaldım. Ancak zamanla bu şehirde kendime bir yer edindim ve şimdi İstanbul’da olmaktan büyük keyif alıyorum. Tabii ki Amsterdam’ın sakinliğini ve huzurunu özlüyorum. Ama bence en güzeli, her iki şehri de git-gel yaparak deneyimlemek. Bu sayede hem hareketli bir hayat hem de huzurlu bir denge sağlayabiliyorum. İstanbul’un yoğunluğu bazen yorucu olabiliyor ama bu şehrin enerjisi bana çok şey katıyor.

Makyaj, moda, spor, seyahat üzerine konuştuğun YouTube kanalının dışında yıllardır televizyon sunuculuğu yapıyorsun. Program nasıl hayatına girdi? Sen neler hissediyorsun?
Televizyon sunuculuğu benim için hayatımın dönüm noktalarından biri oldu. Bu iş tam olarak Hollanda’ya taşınmayı planladığım bir dönemde karşıma çıktı. Gelen teklifi kabul ettim ve İstanbul’da tek başıma yaşamaya başladım. Bu süreç, hem profesyonel hem de kişisel olarak büyük bir öğrenme deneyimi oldu. Şu an televizyon sunuculuğunda beşinci yılımı dolduruyorum ve bu işi yapmayı çok seviyorum. Kamera önünde olmak, insanlarla iletişim kurmak ve onlara dokunabilmek beni gerçekten mutlu ediyor. Programımızda harika bir ekip ruhu yakaladık; adeta bir aile gibi olduk. Çeşitli ödüller aldık ve izleyicilerimizle güçlü bir bağ kurduk. Bu işte büyümek, daha geniş kitlelere ulaşmak ve kendimi geliştirmek en büyük hedefim.
Güzellik kavramı üzerine neler düşünüyorsun?
Güzellik benim için sadece fiziksel bir olgu değil, içten gelen bir enerji ve bilgelik. İnsan iç dünyasını temiz ve dengede tutarsa, bu zaten doğal bir şekilde dışarıya yansır. Güzellik, estetik bir duruştan çok daha fazlası; bir zeka, zarafet ve iyi hissetme hali. Bana göre güzellik, bir bütünlük ve özgünlük meselesidir. Kendimizi tanıdıkça ve sevgiyle kabul ettikçe, gerçek güzelliğimizi buluruz.
Sürekli çekim yaptığın ve yoğun bir iş temposu içerisinde olduğun için makyaj seçimine ekstra özen gösteriyor musun? Makyaj trendleri ile aran nasıl?
Evet, makyaj benim için hem bir keyif hem de bir ihtiyaç. Kamera karşısında olduğum için yoğun makyaj kullanıyorum ve bu yüzden cildime iyi gelecek ürünleri tercih etmeye özen gösteriyorum. Cildi nemlendiren, koruyan ve aynı zamanda doğal görünüm sağlayan ürünler benim favorim. Günlük hayatta ise sade ve doğal bir makyajı tercih ediyorum. Trendlere uzak değilim ama her zaman kendime uygun olanı seçiyorum.
Sen aynı zamanda Kundalini Yoga eğitmenisin ve bir kakao terapisi yöntemine sahipsin. Bu ilgi nasıl başladı ve kakao terapisi tam olarak ne işe yarıyor?
Spiritüel pratiklerle ilgim 15 yaşlarımda başladı ve bu ilgi yıllar içinde büyüdü. Kundalini Yoga ve seremoniyel kakao son birkaç yılda hayatıma dahil oldu ve gerçekten dönüştürücü bir etkisi oldu. Kundalini Yoga, yaşam enerjimizi yükselten, bedenimizi ve ruhumuzu dengeleyen bir pratik. Kakao terapisi ise bu sürece derin bir kalp açıcı enerji katıyor. Seremoniyel kakao, saf ve kutsal bir bitki; ruhunuzla daha derin bir bağ kurmanıza ve mutluluk hormonlarınızı artırmanıza yardımcı oluyor. Kakao ve yoga birleştiğinde, hayatımda inanılmaz açılımlar yaşadım ve bu pratiklerle hayatımı tamamen dönüştürdüm. Kendimi daha bağlı, daha huzurlu ve daha yaratıcı hissediyorum.

Makyaj ürünlerin arasında NARS nasıl bir yer tutuyor? Favori ürünlerin hangileri?
NARS benim için vazgeçilmez bir marka. Çantamda her zaman NARS’ın göz farları ve fondötenleri olur. Renk tonlarının bana bu kadar uygun olması ve ürünlerin kalitesi, onları yıllardır favorim haline getirdi. Doğal ama etkileyici bir görünüm elde etmek istediğimde hep NARS’a güvenirim.
Güzellik standartları kültürden kültüre büyük ölçüde değişiyor. Hollanda ve Türkiye’yi bu anlamda kıyaslaman mümkün mü?
Hollanda ve Türkiye arasında bu konuda ilginç farklar var. Hollanda’da insanlar daha sade ve doğal bir güzelliği benimser. Kendileri için hazırlanır ve genellikle abartıdan kaçınırlar. Türkiye’de ise insanlar daha çok başkalarının görüşlerine göre hareket ediyor gibi görünüyor. Burada daha dikkat çekici ve gösterişli bir yaklaşım var. Ancak her iki yaklaşımı da seviyorum ve her birinden ilham alıyorum.
Comments