Tabiatın eşsiz çeşitliliğine, yapay zekanın gerçeklik algısı ve sonsuz hayal gücü sayesinde yenilikçi bir metotla vurgu yaparken; yetenekli oyuncu Müjde Uzman da sanal mutluluk destinasyonumuza konuk oldu. Nocturne 2023 İlkbahar/Yaz koleksiyonunun geri dönüştürülmüş kumaşlardan yapılan parçaları eşliğinde natürel yaşamın en masalsı halini keşfe çıkarken bizimle de son projesi Kızılcık Şerbeti, oyunculuk, moda ve sürdürülebilirlik hakkında sohbet etti.
Nocturne iş birliği ile Türkiye’de bir ilk gerçekleştirerek yapay zekanın yeniliklerinden faydalandığımız, sürdürülebilir bir set kurduk. Bu sayede çekim mekanları için bırakacağımız potansiyel karbon ayak izi miktarını azaltırken, teknolojik gelişmelerin ekosisteme sağlayabileceği faydanın sanatsal bir ürünü ortaya çıkarmada ne derece etkili olabileceğini göstermek istedik.
Modellik, VJ'lik, oyunculuk derken hep ekran önünde bir kariyer gerçekleştirdiniz. Bu bir hayal miydi yoksa buraya bir şekilde geleceğinizi biliyor muydunuz?
Aslında ikisi de değil. Okul hayatımdaki değişiklikler, hayatımın o dönemindeki şartlar ve bir takım tesadüfler beni bugün olduğum noktaya getirdi. Hayatı çoğunlukla akışına bırakmayı seven bir insan olmasam da, geriye dönüp baktığımda, tüm olup bitenlerin sonunda buraya vardığımı da görüyorum. Açıkçası televizyonla tek ilişkim Dream TV’deki işimdi, onun dışında spor spikerliği hayalim vardı, bunlar dışında bir planım yoktu. Mankenlik ve modellik, katılıp kazandığım yarışmanın sonucunda hayatıma girmişti; ki mankenliği de zaten bir süre sonra bırakmıştım. Esasen kendimi daha düzenli, kurumsal bir iş yaparken hayal ediyordum, teknik ve sistemli mesleklere ilgim vardı. Ailemden ayrı yaşamaya karar verdikten sonra okul ile birlikte VJ’lik ve mezun olduğum bölüm olan halkla ilişkiler stajım sürerken, yavaş yavaş ekonomime destek olabilme amaçlı, kontrollü bir şekilde deneyip göreyim düşüncesiyle oyunculuğa başladım. Uzun hikaye ama sonunda, tecrübesine güvendiğim insanların ve elbette kendi hislerimin getirdiği noktada, bugün, yıllardır ekranlarda olan bir insan olarak karşınızdayım.
Türk televizyonunun en tartışmalı yapımlarından birinde yer alıyorsunuz. Senaryo ilk geldiğinde bu tartışmaların çıkabileceğinizi düşünmüş müydünüz? Son dönemlerdeki pek çok gelişmeyle beraber kitlesini oldukça genişleten Kızılcık Şerbeti ile ilgili neler hissediyorsunuz?
Düşünmüştüm. Hatta emindim. Ama tabii ki iyi anlamda. Değişimin, gelişimin, ilerlemenin her zaman bir miktar sarsarak, çokça düşündürerek, sorgulatarak gerçekleştiğini tarih boyunca tecrübe etti insanoğlu. Bu bilgi belleklerimizde, bizde var yani. O kadar heyecanlandım ki böyle bir sürecin parçası olabilme fırsatını bana verdikleri için. Çok severek, iç huzuruyla, manevi ve içsel bir mutlulukla çalışıyorum bu projede. İyi niyeti, yolu, amacı belli, cesur bir proje Kızılcık Şerbeti. İyi ki var.
Oyunculuk oldukça kollektif bir iş. Sadece karaktere yön vermeyi değil insan ilişkileri yönetmeyi de gerektiriyor. Bu açıdan baktığınızda sizin için kariyerindeki en özel iş hangisi?
Kesinlikle doğru. Uyumlu olmayı, özverili, anlayışlı, tahammüllü olmayı pratik ettiren, yani aslında oyunculuğun yanında kişisel gelişimi de besleyen bir ortam. Ama aslında bu açıdan, kalabalık icra edilen her iş kolu gibi. Hayat gibi. Dolayısıyla içinde bulunduğum her proje, sadece mesleki olarak değil, şahsi olarak da beni besledi, büyüttü, çok şey öğretti.
Yapay zeka ile ilgili gelişmeleri takip ediyor musunuz? Yapay zekanın sanat, müzik ve edebiyat gibi yaratıcı alanlarda kullanılmaya başlamasını nasıl karşılıyorsunuz? Teknoloji sizi korkutuyor mu?
Evet takip ediyorum. Ama yine evet, biraz da korkuyorum.. Her şeye hakim olmaya çalışsam, incelesem de, herhalde “ara jenerasyon” diye tabir ettiğim yaş grubundan olduğumdan, alışana kadar önce biraz direnç gösteriyorum yeniliklere. Hayatım fantastik ve bilimkurgu filmlerini izlemekle geçiyor. O yüzden mesela yaptığımız çekim beni çok ama çok mutlu etti. Kendimi o filmleki kahramanlardan biri gibi hissettim. Buna rağmen farkettim ki izlemek ve hayal etmekle, gerçekten yaşamak, tüm bunları sindirmek arasında fark var. Sanırım esas endişem, gerçek ile gerçek olmayanın ayırt edilemeyecek hale gelmesi. Onun dışında yaratıcılığın bir sınırı, limiti, kuralı yok, dolayısıyla katkı sağlayan her şey çok değerli.
Sürdürülebilirlik ve moda hakkında neler düşünüyorsunuz? Kişisel stilinde sürdürülebilir moda unsurlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok çok önemsediğim bir konu bu. Benim modaya, alışverişe, giyim kuşama karşı bir ilgim hiçbir zaman olmadı. Yıllardır aynı kıyafetleri giyiyorum, rahatsam, seviyorsam, yeniymiş, “demode”ymiş, atfedilen isimler, insan icadı tabirler beni etkilemiyor. Yalnızca misafiri olduğumuz yaşam alanımız dünyanın gayet sınırlı kaynakları olduğunun her zaman bilincindeydim. Elimden geldiğince de çevreme bu gerçeği hatırlatmaya çalışırım. Üretim süreçlerindeki atık miktarları, dünyamızın taşıyabileceğinden çok daha fazla hale geldi çoktan. Geri dönüşüm, ikinci el gibi kavramlar benim için yeni değil, ama ister bilinçli, ister “moda oldu diye” olsun, insanların gün geçtikçe bu konular üzerine çok daha fazla düşündüklerini ve harekete geçtiklerini görüyorum.
Oyuncuların sürdürülebilir bir moda hareketine liderlik etme potansiyeli var mı?
Kesinlikle var. Hepimizin zaman zaman harekete geçmek için, ilk adımı atan bir kişiden feyz aldığı, cesaret bulduğu konular vardır. Üzüldüğüm şeylerden biri, her oyuncunun veya ekrana çıkan istisnasız herkesin giyim kuşama çok meraklı olduğu, çok harcama yaptığı, savurgan olduğu şeklindeki yerleşmiş önyargılar. Ben bunun gerçek olmadığını göstermeye, herkesin aynı olmadığını kanıtlamaya gönüllüyüm. Bir kere giydiğimiz ve mesela basında yer alan bir kıyafeti tekrar giymek, fırsatımız varken röportajlarda, söyleşilerde bu konulardan bahsetmek, yani elimizdeki imkanı mutlaka faydalı yönde kullanmak, sorumluluklarımızdan biri diye düşünüyorum. Yani ben kendini bir dünya vatandaşı, doğanın bir parçası olarak gören bir birey olarak bu sorumluluğu çok güçlü bir şekilde hissediyorum. Umarım büyük kitlelere ulaşma şansı olan herkes, bu şekilde düşünme ve davranma ihtiyacı hisseder.
Genel Yayın Yönetmeni: Selim Can Çelik, İrem Bakić
Dijital İçerik Direktörü: Gökhan Oğuz Ünal
Yayın Direktörü: Ebubekir Elkatmış
Fotoğraf: Yağız Yeşilkaya
Fotoğraf Asistanları: Çoruh Hakan Erol, Çağdaş Sezgin, Aktuğ Yılmaz
AI Tasarım: Ayşegül Altınel
Retoucher: KLOBB
Stylist: Emre Köklüçınar
Stylist Asistanı: Juliet Efendieva
Makyaj: Hakan Kültür
Makyaj Asistanı: Zehra Eroğul
Saç: Remzi Ateş
Sosyal Medya Editörü: Sinem Durmaz
Prodüksiyon: Müge Sarıoğlu
Prodüksiyon Asistanı: Cerennur Kara
Comments