İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından ilk kez 1982 yılında bir sinema haftası olarak düzenlenen İstanbul Film Festivali (İFF), bu yıl 40. yaşını kutluyor. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle düzenlenen 40. İstanbul Film Festivali, 1 Nisan - 29 Haziran tarihlerinde izleyicisiyle buluşuyor. Biz de pandemi döneminde gerçekleşecek festivalle ilgili merak ettiklerimizi ve bizi bekleyen yenilikleri İstanbul Film Festivali Direktörü Kerem Ayan’a sorduk.
Bu yıl 40. yaşını kutlayan İstanbul Film Festivali’nin 15 yıldır önemli bir parçasısın. İFF senin için nasıl bir deneyim, hayatının neresinde bulunuyor?
İKSV’le bağlantım 15 yıldan daha eskiye dayanıyor. Öğrenciyken İKSV’de rehberlik yapıyordum. Fransa’da sinema okumayı bitirdikten sonra Cannes Film Festivali’nde çalıştım. 2006’dan beri de İstanbul Film Festivali bünyesinde çalışıyorum. O yüzden ‘festival’ denilen şey çok uzun zamandır hayatımın bir parçası. Çok fazla güzel insanla tanıştım, hem film seyredip hem dünyayı dolaştım. Geçen sene itibarıyla her şey durdu, şimdi ne yapacağımızı çok bilmiyoruz. Çevrimiçi programlarla ilerliyoruz ancak yakın zamanda festivallerin eski haline dönmesini umut ediyoruz.
Geçtiğimiz sene İFF de dijitalleşerek film gösterimlerini çevrimiçi olarak gerçekleştirdi. Çevrimiçine geçiş süreci ve katılım nasıl oldu? Önümüzdeki yıllarda bu seneki gibi gösterimler hem mekan hem dijital ortamlarda mı gerçekleşecek?
Geçen sene Mart ayında festivali yapamayacağımızı anladığımız zaman, önce festivali iptal ettik, sonra kendi platformumuzu kurup Mayıs ayında da filmleri çevrimiçi göstermeye başladık. Bu bizim için bir ilkti. Çok iyi tepkiler aldık. İnsanlar büyük rağbet gösterdiler. Türkiye’nin her yerinden festivale erişim imkanı oldu. Bu bizi oldukça mutlu etti. Bu seneki festival de çevrimiçi ortamlarda başlayacak. Sinema salonlarının açılma durumuna göre salonlarda gösterim yapmayı düşünüyoruz. Haziran’da ise açık hava gösterimleri planlıyoruz.
Şu anda Nisan ayı programı açıklandı ama festival Mayıs ve Haziran aylarında sinema ve açık hava mekanları da eklenerek devam edecek. Bu üç aylık süreçte bizi neler bekliyor, ne gibi yenilikler olacak?
Her gün bir yeni film izleyebileceğiz, bu filmler de 5 gün boyunca gösterimde kalacak. Nisan ayında Sundance, Toronto, Cannes gibi festivallerden aldığımız 20 film gösterilecek. Mayıs ayında Berlin Film Festivali’nden aldığımız filmler olacak. Mayıs sonunda ulusal yarışmalarımız olacak. Haziran’da ise galalar ve açık hava gösterimleri yapmayı planlıyoruz. Koşullar el verirse yurtdışından misafirlerimiz olacak ve uluslararası yarışmalarımızı yapacağız. Geçen sene gösteremediğimiz “Asiye Nasıl Kurtulur?”u ve bu sene onur ödülü verdiğimiz Çetin İnanç’ın kült filmi “Dünyayı Kurtaran Adam”ı da açık havada göstermek istiyoruz.
Bu sene yarışmalara katılacak filmlerde nasıl farklılıklar bekliyorsunuz? Daha çok hangi temalara odaklanıldı?
1 yıldır pandemiyle birlikte yaşadığımız için “Acaba pandemi filmleri olacak mı?” diye düşündük ama çok fazla öyle film yok açıkçası. Bu sene yarışmalara katılacak filmler geçen sene çekilip bitirilmiş olduğu için, pandemi döneminde çekilen filmleri henüz pek göremiyoruz. Berlin’de izlediğimiz “Language Lessons”, tam bir pandemi filmiydi, onu da bu sene göstermeye çalışacağız. Berlin’de Altın Ayı ödülü alan filmde oyuncuları hep maskeli görüyoruz. Bu şekilde filmleri görmeye başlayacağız ama bu sene çok olacağını düşünmüyoruz.
Bu seneki Sinema Onur Ödülleri açıklandı. Festivalin Nisan ayı afişinde Fransız sinemasından Agnès Varda’yı ve Türk sinemasından Cüneyt Arkın’ı görürken, festivalin bu yılki retrospektif bölümü ise Alfred Hitchcock’un 15 renkli filmine ayrılmış. Bu isimleri seçmenizin özel bir sebebi var mı?
Onur ödüllerimizi Çetin İnanç, Salih Güney, Suna Selen ve Belkıs Özener’e vereceğiz. Bu isimler Türkiye sinemasının önemli isimleri ve sinemaya değer verenler isimler. Hitchcock’un filmlerini ise zaten şu an her yerde izleyebiliyoruz ama biz bu filmleri büyük ekranda izleyicilerle buluşturmak istiyoruz. Afişlerimiz de kolaj sanatçısı Selman Hoşgör’le çalıştık. Yabancı yönetmenlerle Türk oyuncuları birleştirmek üzerine bir iş ortaya çıkardı. Nisan’da Agnès Varda ve Cüneyt Arkın’ı, Mayıs’ta Claire Denis ve Şener Şen, Haziran’da ise Alfred Hitchcock ve Türkan Şoray’ı aynı afişte göreceğiz. 6 sanatçıyı bir araya getirdiğimiz afişlerle festivalin de çeşitliliğini anlatmaya çalıştık.
Bu seneki programda mutlaka izlenmeli dediğin filmleri öğrenebilir miyiz?
Öncelikle filmleri özenle seçtiğimiz için hepsinin izlenmesini öneriyorum. Nisan seçkisinden, Köstebek Ajan, Luzzu, Sevgili Yoldaşlar, İki Aşığın Ölümü, Possessor, Arkadaşlar Arasında, Gönül İşleri filmlerini kaçırmamanızı öneriyorum.
Comments