Hayaller tutkuları, tutkular da hırsı besler. Hırslarınızın sizi ne zaman tuzağa düşüreceğini bilemezsiniz. Ulaşmak istediğiniz hedeflerinizin olması çok doğal. Hepimiz olmak istediğimiz kişi için bir savaş veriyoruz. Fakat bunu yaparken kendi benliğinizi inkâr ediyorsanız, savaşınız önünüze çıkan engellerle değil kendinizle olmaya başlamışsa eğer tutkularınız hırsa dönüşmüş olabilir. Bunun sonucunda öz saygınız ve sevginiz azalabilir. Peki siz kendinize değer vermezken başkalarının bunu yapmasını nasıl bekleyebilirsiniz? Her kimseniz onu öylesine kabul edin ki artık ulaşılacak daha iyi bir ideal benlik kalmasın. Bu demek değildir ki hayatınızdaki bütün olumsuzlukları kabul edip yerinizde sayın. Sadece fazla evhamlı ve idealist olmak sizi mükemmele götürmez. Unutmayın güzel ve gerçek olan her şey onlara dair bir kaygınız olmadığında gerçekleşir. İşin sırrı budur.
Mükemmeliyetçiliğin birçok sebebi olabilir. Başarısızlığın sizi daha az değerli kılacağına inanıyor ve mükemmeliyetçiliği bundan kaçınmak için bir kalkan olarak kullanıyor olabilirsiniz. Hatalar yapmanın başarının bir parçası olduğunu kabul ettiğinizde, kusurların içindeki kusursuzluğu görebilir, kendinize hata yapmak için izin verebilirsiniz.
“Hayatım başarısızlıktan başka hiçbir şey değildi.” Claude Monet
En iyisi olmayacaksa hiç olmasın düşüncesi sizi sandığınızın aksine başarıya değil başarısızlığa sürükler. Bu düşüncedeki insanlar sonuç odaklı oldukları için başarıya giden yolun bütününden zevk almayı ihmal eder. Böylece istedikleri sonuca varamadıklarında harcadıkları efor ve geçirdikleri süreç vakit kaybı gibi gözükür. Döneminin en meşhur ressamlarından biri olan Monet, 1908 yılında Paris’te açacağı ‘Nilüferler’ sergisinden önce görücüye çıkacak eserleri yeterince iyi olmadıkları gerekçesiyle bıçak darbeleriyle parçaladığı için sergi ertelenmek durumunda kalmış. Kimileri Monet’ in bu hareketini oldukça cesur bulup onu takdir ederken kimileri söz konusu kendi eserleri bile olsa böylesine emek harcanmış çalışmaları yok etmenin etik olmadığını ileri sürdü. Sizce, bir insanın kendi başarılarını hiçe saymaya hakkı var mıdır? İnsanın kendini yetersiz hissetmesi onu hırslı mı yapar yoksa suçlu mu?
Yenilgiye izin verin. Verin ki başarının tadını çıkarabilin. Bu oyunda hakem de sizsiniz oyuncu da. İstediğiniz kadar rövanş alabilirsiniz. Öyleyse mükemmel oynamamaktan neden korkuyorsunuz? Mağlup olmaktan çekindiğiniz için kendinizi geri tuttuğunuz her seferde kim bilir kaç galibiyeti kaçırdınız? Başarmanın birçok sırrı var. Ama mükemmeliyetçilik bunlardan biri değil.
Comments