Koskos Yapım’ın kurucusu Bulut Reyhanoğlu, pek çok ödüllü filmin yapımcılığını sürdürürken sivil toplum kuruluşlarındaki çalışmalarıyla da dikkat çekiyor. Reyhanoğlu ile sinema ve yaratıcılık dünyasında sosyal dayanışma üzerine konuştuk.
Otuz yıl tekstil sektöründe çalıştıktan sonra kariyerine sinemayla devam etmeye karar verdin. Yapımcılığa nasıl başladığını anlattın ama ben daha gerideki bir şeyden bahsetmek istiyorum. Yeni bir şey deneme cesareti, konfor alanının ötesine adım atmak nasıl bir deneyimdi?
Bunun cevabını şimdi verebilirim. Çünkü sanırım yolun başında böyle bir cesaret gösterdiğimin farkında bile değildim. Geri dönüp baktığımda aslında uçaktan paraşütle ilk kez atlamak gibi. Heyecanlı, korkutucu ve bir o kadar da adrenalin yüklü. Ben şanslıyım; bana cesaret veren ve inanan insanların olması büyük güven verdi o geçişte. Öğrenme tutkusu fazla olan bir insanım ve iyi bir öğrenciyim. Zaman zaman uzayda tek başıma boşlukta olduğumu hissettiğim anlar oldu ama hiçbir zaman “başaramam” korkusuna kapılmadım. Yaşadığımız hiçbir şeyin tesadüf olmadığına inananlardanım. Benim yolculuğum bu şekilde planlanmış.
Türkiye’de film üretmek başlı başına bir cesaret hatta delilik. Diğer işlerle kıyasladığında bağımsız sinemanın pratikleri hakkında ne düşünüyorsun? Ekonomik şartlar yeni bir film üretiminin tüm pratiğini alaşağı ederken yeterli motivasyonun var mı; üretmek artık inat meselesi mi?
Türkiye’de film üretmek maalesef artık cesaret ve delilik ötesi çok zor. Yaşadığımız dönemde maalesef tüm iş kolları zorluklarla karşı karşıya. Biz bir de hikâye üretiyoruz. Nasıl biteceğini bilemediğiniz bir macera gibi. Özellikle benim yaptığım arthouse sinemada finansal kaynakların gittikçe azalması, yaşam koşullarının zorlaşmasıyla birlikte eskiden dayanışma içinde yapılan ve bitirilen filmleri yapmak artık çok zor. Öncelikle yaptığınız işe inanmak ve işinizi sevmek zorundasınız. Zorluklarla karşılaştığınızda hızlı ve doğru çözümler üretmeye başlıyorsunuz. Son filmimiz “Cinema Jazireh” için yönetmen Gözde Kural ile yola çıktığımızda çok yalnızdık ama hiç vazgeçmedik. Bugün geçen beş yılın sonunda filmimizi bize inanan yol arkadaşlarımızla birlikte bitirmenin gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Setin bittiği gün gözyaşlarımı tutamamıştım.
Çorbada Tuzun Olsun ve Biriz dernekleri dışında sinemanın da sivil toplum tarafında yer alıyorsun. Toplumsal sorunlara çözüm bulmayı ve sosyal dayanışmayı farkındalığın önemli bir aşaması olarak görüyorum. Sen sosyal değişime inanıyor
musun?
Ben sosyal değişime inanan bir bireyim. Hayatımın her anında farkında olmaya ve farkındalık yaratmaya çalışıyorum. Dayanışma ile üreterek ve paylaşarak geleceğe iyi bir dünya bırakacağımıza inancım var. Her iki dernek de aslında gönüllü çalışmalarımızdan doğdu ve devam ediyor. Çorbada Tuzun Olsun bu yıl on yaşında. Biriz Dayanışma Derneği ise bu yıl bir yaşında. Çorbada Tuzun Olsun, sokakta yaşayan insanlar hakkında farkındalık oluşturmak, onların temel ihtiyaçlarını sağlamak ve bu bireyleri topluma geri kazandırabilmek (sosyal entegrasyon) için bir araya gelen gönüllülerden oluşuyor. Biriz dayanışma derneği ise 6 Şubat depreminden sonra ihtiyaç sahiplerine manevi, ayni ya da nakdi olmak üzere destekte bulunmak, sürdürülebilir destekleme projeleri ve modelleri geliştirip uygulamak; hayvanlar, çevre, tarım, üretim ve diğer tüm toplumsal konularla ilgili projeler geliştirip yardımda bulunmak ve işbirlikleri geliştirmek amacıyla kuruldu. Ayrıca yardımlaşmanın önemi konusunda toplumsal farkındalık yaratmak için misyonumuza uygun diğer sivil toplum kuruluşları, kurum ya da kişilerle işbirliği içerisinde çalışıyoruz. Deprem sürecinde hemen bir araya geldiğimiz Film Sektörü Afet Koordinasyon Kurulu yönetimi olarak da sinema dernekleri ve sektör bileşenleri ile yardım ve destek çalışmalarını yürüttük.
Sinema, bireysel bir sanat formu olmaktan ziyade, birçok sanatçının, teknisyenin ve yaratıcı zihnin ortak çabasıyla var olan bir mecra. Özellikle bağımsız sinema örneklerinde, kolektif üretim süreçleri ve dayanışma ruhu çok önemli. Sen üretirken hangi aşamalara dikkat ediyorsun? Üretimin kültürel veya politik farkındalık yaratması senin için önemli mi?
Ben yaptığım sinemanın kolektif bir üretim olmasına dikkat ediyorum. Bu süreçte herkes üretimin bir parçası ve o parça olmadan bir bütünlük sağlanamayacağına inanıyorum. Bir yapımcı olarak inandığım hikâyelerin peşinden gidiyorum. Bugüne kadar içinde yer aldığım tüm filmlerin aslında bir farkındalık yarattığını biliyorum ve bundan mutluluk duyuyorum.
Sen aynı zamanda kendi stilini de yaşayan, modayla arası iyi birisin. Moda senin için ne ifade ediyor?
Moda da bir sanattır benim için. Tasarımcının hikâyesini, duygularını o sezonki üretimine bakarak okumayı seviyorum. Modada da bir hikâye anlatıcılığı olması hoşuma gidiyor. Kendini ifade etme biçimlerinden biri. Ben de bu anlamda kıyafetlerimi seçerken özen göstermeyi önemli buluyorum.
RÖPORTAJ / INTERVIEW: EBUBEKİR ELKATMIŞ
FOTOĞRAF / PHOTOGRAPHY: ONUR EŞİYOK
FOTOĞRAF ASİSTANI / PHOTOGRAPHY ASSISTANT: YUNUS YILMAZ
STYLING: TOPRAK EREN GÜLDURAN
STYLING ASİSTANI / STYLING ASSISTANT: ZEYNEP GENCERSAÇ
MAKYAJ / HAIR, MAKEUP: ONUR BAYRAM
Comments