Seyahat imkânlarının kısıtlandığı bu dönemde, bir an evvel tekrar gitmeyi düşlediğim, dönüp dolaşıp fotoğraflarına yeniden baktığım tek bir şehir var: Tokyo. Bu kendine mahsus şehri gezerken bende uyandırdığı duyguları unutamıyorum. Başlangıçta saygı ve hayranlık; daha sonra ise, şehri tanıyıp tecrübe ettikçe tuhaf bir şekilde doğan aşk...
Tokyo, gitmeden önce üzerinde çalışılması gereken bir şehir. Yoğun ve karmaşık yapısıyla New York gibi kentlerin bile yanında “köy” sayılabileceği bu şehri
ve Japon kültürünü biraz olsun anlayabilmek için gezmeye Edo-Tokyo Müzesi’nden başlamak iyi bir fikir. Her ne kadar pek sevimli bir yapı olmasa da seyahatinizin devamında göreceklerinizi anlamlandırabilmek için bu müzeyi gezmekte fayda var. Tokyo’daki müze ve galeriler arasında en etkileyici bulduklarım Nanzuka sanat galerisi, enfes bahçesiyle Nezu Müzesi ve ünlü mimar Tadao Ando’nun tasarladığı 21_21 Design Sight adlı modern sanat müzesi...
Japonya’yı, kiraz ağaçlarının açtığı Sakura mevsiminde ziyaret ediyorsanız kuşkusuz en etkileyici uğrak noktaları mükemmel bakımlı parklar olacaktır. Mart ile mayıs ayları arasında görülebilen bu muazzam güzellikteki ağaçların çiçek açışı ülkenin pek çok yerinde çeşitli festivallerle kutlanıyor. Özellikle Yoyogi ve Chidorigafuchi parkları, İmparatorun Sarayı’ndaki bahçeler (Imperial Gardens) ve Shinjuku Gyoen gerçekten büyüleyici... Hemen her şeyde olduğu gibi, şehrin doğal yapısındaki her detay, zarafet ve ustalıkla hesaplanmış ve bu şekilde korunmuş.
BENZERSİZ BİR ALIŞVERİŞ DENEYİMİ
Tokyo gibi bir yerde, bilindik lüks mağazaları gezmek gerçek bir vakit kaybı olacaktır. Omotesando Caddesi’ndeki büyük mağazaların heyecan verici mimarilerine uzaktan bakıp arka sokaklarına geçerseniz; Supreme, Palace Skateboards ve C.E gibi sokak modası markalarının sadece Tokyo’ya özel koleksiyonlarını görebilirsiniz. Civardaki Visvim, Comme des Garçons, Ambush ve Wacko Maria gibi Japon markaların mağazaları da uğranması gereken duraklardan... Tokyo’nun en enerjik ve hareketli mahallelerinden Harajuku ve Shibuya’da dünyanın hiçbir yerinde bulamayacağınız çok özel vintage parçaların toplandığı mağazalar arasında favorilerim ise Kinji, Amore ve geniş seçkisiyle Ragtag. Tokyo, benzersiz parçalar arayanlar için dünyadaki nadir merkezlerden biri. Bu nedenle, bir anime heykelciğinden 21 yıllık Japon viskisi Hibiki’ye, Chanel basketbol topundan nadir bulunan bir Gundam robotuna kadar ilginizi çeken ne varsa önden araştırmak, sonradan kaybolmamak için iyi bir fikir.
Bir mağaza ne kadar özelse o kadar zor bulunuyor ve bizim alıştığımız türden bir tabelası olmayabiliyor. Seyahatinizden önce gezi sitelerini ve forumları araştırmanızı tavsiye ederim. Kitap meraklıları için önerimse Daikanyama T-Site adlı kitapçı... Sadece Japonya’da bulabileceğiniz özel basım kitap ve dergilerle dolu bu benzersiz mekân ilginç mimarisiyle de dikkat çekiyor. Burada sadece kitapları inceleyerek saatlerinizi harcayabilir, daha sonra ise Nakameguro mahallesine geçip, Meguro nehrinin kıyısında gerçek bir “slow-drip” kahve içebilirsiniz.
JAPON MUTFAĞI VE BAR KÜLTÜRÜ
Tokyo, yeme-içme konusunda dünyanın sayılı merkezlerinden biri. Yiyecekler, mevsimleri dışında tüketilmediği için Japonya’da tatsız bir şey yemek için gerçekten uğraşmanız gerek. Kahvaltıdan tatlıya; malzeme, sunum ve işçilikte olağanüstü standartları olan Japon mutfağını deneyimleyenlerin ülkelerine döndükten sonra Batı mutfağından soğumaları ukalalıktan değil, işte tam da bu nedenden. Michelin yıldızlı bir Japon restoranına gidecekseniz, çok önceden rezervasyon yaptırmanız şart. En iyiler sınırlı sayıda misafir kabul ettiği gibi, bazıları yabancı misafir kabul etmeyebiliyor.
Mutlaka görülmesi gereken noktalardan biri olan Senso-Ji Budist tapınağı ve hemen yanındaki açık pazarı gezdikten sonra aynı bölgedeki Japon “meyhanesi” olarak bilinen “izakaya”lardan birinde içkinizi yudumlayabilirsiniz. Meşhur Shibuya Crossing’i ve -benim gibi o estetiğe meraklıysanız- civarındaki oyun salonlarını gördükten sonra, yakındaki Nonbei Yokocho ve ilerisindeki Golden Gai’deki ufak meyhaneler bölgesine geçebilirsiniz. Tokyo’ya gidenlerin sıklıkla Instagram’da paylaştığı Piano Bar ve Bar Nightingale gibi mekânlar bu bölgede yer alıyor. Alt-kültürler demişken, siz de benim gibi anime, manga ve “sci-fi” sanat dünyasına ilgi duyuyorsanız, seyahatinizi bu konularla ilgili sayısız etkinlik ve festival çevresinde planlayabilirsiniz.
KONAKLAMA VE DAHA FAZLASI
Japonya, kişisel bakım konusunda da mükemmel bir merkez. Gökdelenlerin en değerli ve yüksek katına kurulmuş spa’lardan “onsen” adlı kaplıcalara, kişisel bakıma dair her şey son derece özenle düşünülmüş ve ülke kültürünün ayrılmaz bir parçası haline gelmiş. Japonların banyo ritüelleri bile başlı başına bir konu. Oteliniz bu açıdan tatmin etmezse mutlaka bir spa randevusu alın ve 40. kattan şehrin manzarasını izleyerek bakım yaptırmanın keyfini çıkarın. Lavanta aromalı kendi kendine ısınan göz maskesi? Gözbebeği beyazlatıcı? Aklınıza gelebilecek (ve gelemeyecek) hemen her şey ve daha fazlasını Japon güzellik marketlerinde bulabilirsiniz. Google Translate’in kamerasını açıp, bu tür marketlerin en büyüğü olan Matsumo Kiyoshi’de saatler geçirebilirsiniz. Kore güzellik ürünlerinin de satıldığı bu mağazalardaki sayısız seçenek arasında delirmemek için önden ufak bir araştırma yapmak gerçekten çok önemli... Japonya, butik işletmeler yerine gökdelenlerin içine gizlenmiş büyük otel zincirlerinin ve Japon konaklama kültüründe çok önemli bir yeri olan Ryokan’ların (konukevleri) ağırlıkta olduğu bir ülke. Ülkedeki sayısız 5 yıldızlı otel arasında Aman Tokyo, olağanüstü mimari zarafeti ve geleneksel detayları modern bir anlatımla sunabilmesiyle ayrı bir yerde duruyor. Aman Tokyo’da kalmasanız bile bir akşam 33. kattaki barını mutlaka ziyaret edin. Burada Tokyo manzarası eşliğinde bir bardak Japon viskisinin tadını çıkarabilirsiniz. Kyoto’da kaldığım mükemmel Ryokan konukevinin Hoshinoya’daki şubesi, Japonya’nın en lüks konukevi unvanına sahip. Tokyo’da geleneksel bir konaklama deneyimi yaşamak isteyenler için mükemmel bir tercih... Konukevi tanımı gözünüzü korkutmasın; Japonya’ya gittiğinde Obama da Ryokan’da kalıyor.
Comments